Sayın Başkan,
Saygıdeğer milletvekilleri,
Bugün çok önemli bir gün, Uluslararası anadili günü! Bugün, dünyadaki birçok etnik ve dilsel topluluk doğum dili, ana dili gününü kutlayacak ve dünyaya dil çeşitliliğinin ölçülemez bir ruhsal zenginlik olduğunu ilan edecektir. Bugünün dünyasında, sadece bir dilin konuşulduğu tek uluslu bir ülke neredeyse yoktur! Eski Avrupa’da diller 170’in üzerindedir ve dünyanın yaşayan dilleri ise 6 ila 7 bin arasındadır. Avrupa Parlamentosu, Bulgaristan’ın Avrupa milletvekillerinin de oylarıyla dil çeşitliliğini koruma kararı aldı.
Bir ülke belirli bir dili yasaklayabilir mi? Evet, eğer ana etnik grup dilini herkese dayatırsa! Bulgaristan buna bir örnektir. Kötü olan şey, azınlıklara yönelik asimilasyon politikası izleyen totaliter Bulgaristan’dan bahsetmiyoruz. 2020 yılında bile bu mecliste kabul edilen yasalarla vatandaşlarımızın bir kısmının anadilini yasaklayan modern, Avrupalı, demokratik ve hoşgörülü ülkemizden bahsediyoruz! Dil, sevgili meslektaşlarım, bir iletişim aracı ve aynı zamanda bir kimlik kodudur. Dil, manevi özümüzdür. Bu anlamda anadilini kullanma yasağı, zamanımız için saçma ve yersiz bir politikadır. Bu yasak bir medeniyet önlemi değildir, demokratik bir eylem değildir, bir Avrupa normu değildir. Bu, suç zamanının saçma bir kalıntısı ve “Soya dönüş süreci”nin devamıdır! Özgürlük Havarisi”nin düşüncelerinde ve herkesin eşit olacağı “saf ve kutsal cumhuriyet” fikirlerinde komşunun dili üzerinde bir yasak olduğunu zannetmiyorum! Bugünün küresel dünyasında, Avrupa demokrasisi şartlarında, bir dilin kullanımını kısıtlamak son derece insanlık dışı bir politikadır. Bulgaristan kültür bayramları, Bulgar tarihi veya komşu ülkelerdeki Bulgar azınlıkları için Bulgarca anadili öğrenimi sorunları söz konusu olduğunda Dışişleri Bakanlığı’nın tepkisini dikkatle izliyoruz. Bu anlamda, çifte standartlar apaçık ve etkileyici boyuttadır. Siyasi bir parti olarak Hak ve Özgürlükler Hareketi’nin Türkçe anadilinde ders kitaplarının basılmasını finanse etmesinin normal bir durum olmadığını da söylemeliyiz. Evet, demokrasiye geçiş sürecinde 27 yıllık kayıptan sonra resmi olarak onaylanan kitaplarımız var. Saçmalığı görüyor musun arkadaşlar? Saçma, çünkü hepimiz aynı haklara sahip Bulgar vatandaşlarıyız ve birlikte ortak vatanımızı inşa ediyoruz! Atalarımızın kutsal dili bizi vatan toprağımızla, bin yıllık tarihimizle ve kültürümüzle bütünleştiriyor. Bizim için, dil çeşitliliği Avrupa medeniyetinin erişilmiş bir seviyesidir ve kültürel çeşitlilik ise ulusal bir değerdir! Dil bir iletişim aracıdır. Peki sevgili meslektaşlarım, sizin için dil bir ayrımcılık aracı mıdır?!
Anadilini öğrenmek cehaletin üstesinden gelmek için de son derece önemli bir önlemdir. Ancak bizler aynı zamanda mevcut öğrenme modelindeki bir diğer boşluğu da belirtiyoruz - nitelikli ve iyi eğitimli öğretmenlerin derinleşen eksikliğini. Farklı üniversitelerdeki bölümleri azaltmak yerine, öğrencilerin Türkçe, Romanca, İbranice ve Ermenice anadillerine kabulleri arttırılmalıdır. Yüksek öğrenim yasasında yapılan yeni değişiklikler ve bu alanda devlet politikasının düzenlenmesi ve uygulanması olasılığı ile ilgili olarak Hak ve Özgürlükler Hareketi bu süreci dikkatle izlemektedir.
Saygıdeğer milletvekilleri,
Bugünkü Uluslararası Anadili Gününün derin anlamlarla dolu bir bayram olduğunu düşünüyoruz. Tüm anadili öğretmenlerini, iki dilli çocukara öğretme sevgisi, özveri ve kolay olmayan bu görevleri için terik ediyoruz! Köklerimizle olan bağımızın kopmaması için onları çalışmalarından dolayı tebrik ediyoruz! Vatanseverliklerini takdir ediyoruz! Bir çocuğun resmi dili ile birlikte anadilini bilmesi için öneminin farkında olan ailesini kutluyoruz! Toplumun gerçek geleneklerini koruyan tüm sanatçılarını ve kültür alanlarında faaliyet gösteren tüm insanları kutluyoruz! Kaderimiz, hepimiz için kutsal ve ortak olan bu toprağı bize verdi ve bu barış dolu zamanda, nesillere ve ülkemize karşı sorumluluğumuzu taşıyoruz.
Uluslararası Anadili Günümüz kutlu olsun!